
DUA
Cevşen-ül Kebir bana bir şeyi nasıl isteyeceğim ve bunun için ne yapmam gerektiği konusunda çok büyük bir ışık yakmıştır. Cevşen duasını meali ile okumaktan hep çok keyif almışımdır. Cevşen-ül Kebir rivayete göre Uhud Savaşı esnasında Peygamber Efendimiz'e (asm) bizzat Cebrail (as) vasıtasıyla indirilen bir duadır. Dua deyince aklımıza ilk istemek, talep etmek, dilemek gelirken, bu duanın hiçbir hizbinde bu dil kullanılmamıştır. Allah'ım senden bunu istiyorum, bana şunu ver, denmemiş. "Ey bütün cömertlerden daha cömert", "Ey rızık verenlerin en hayırlısı" gibi ifadelere yer verilmiş. İstemenin de bir adabı olduğunu, isteyerek sadece 'istemede' kaldığımız görüşünü de destekleyen bir dua bütünü. Adabınca istemeyen dilenciye bile vermezken insan, adabınca istemediği halde verilmesini bekliyor. Sadece bana yardım et demek yerine önce Allah'ın "yardım edenlerin en hayırlısı" olduğunun farkında ve şuurunda olmak daha kıymetli ve duanın sırrı oluyor. Dünyayı senin önüne serebilecek, hazinesi geniş bir Rab'ten basit bir yardım ya da rızık istemek, onu da taleple ifade etmek sanki adaba pek uygun olmuyor. Ne istediğinden önce kimden istediğini ve kim olduğunu bil diyor adeta bize. Nefsini bil, Rabbini bil sonra ne istediğini bil ama hep haddini bil! Kopan ayakkabı bağcığımızı bile Allah'tan istememiz tavsiye edilirken belki ilk bilmemiz gereken o bağcığı dahi dileyince sana veren Rab'bini tanımamız gerektiğidir. Bilmediğin, tanımadığın bir Yaradan'dan ne kadar inanarak isteyebilirsin ki?
BGM
10.01.2024